NAMIK KEMAL'İN TALİHSİZ İKİ TORUNU : BİRİNİ AŞK GÖTÜRDÜ, BİRİNİ TİFO ALDI... Ünlü bir soyun Hayat Albümü : Namık Kemal ailesi. Yazan : Taha Toros (Hayat Dergisi) Namık Kemal'in tek oğlu Ali Ekrem Bolayır'dır (1867-1937). O doğduğu zaman Namık Kemal Avrupa'daydı. Babası Mustafa Asım Bey bu doğumu müjdeleyen mektubunda ona konacak adı Namık Kemal'den sormuştu. Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem'i çok sevdiğinden gurbette iken doğan bu oğluna Ekrem adını verdi. Ali Ekrem çocukluğunu kısmen babasının, kısmen dedesinin yanında geçirdi. Bir ara hemşiresi Feride ile eniştesi Rıfat Bey'in evinde kaldı. Tahsiline Arapça ve Farsça lisanıyla hususi hocalar yanında başladı. Batıyı görmüş olan Namık Kemal oğlunu Avrupa'da okutmak ve batılı yetiştirmek istiyordu. Oysa sürgün hayatı ve maddi imkansızlık bu arzusunu engelliyordu. O sıralarda yurt dışına tahsile gitmek genellikle sarayın bilgisine ve hatta iznine dayanırdı. Avrupa'da tahsile gönderilecekler saray tarafından seçilecek olurlarsa masrafları hazine tarafından karşılanırdı. Namık Kemal için tek oğlunu Avrupa'da okutmak büyük bir amaçtı ama bunu sağlayacak maddi varlıktan mahrumdu. Çareyi saraya başvurmakta buldu ve oğlunun Avrupa'da okutulmasını rica etti. Sultan 2. Abdülhamid, Namık Kemal'in arzusunu yerine getirmedi ama onu tatmin için Ali Ekrem'i Mabeyn katipliğine yani saraydaki bürosuna tayin ettirdi. Bu suretle Namık Kemal'in oğlunu bir nevi hem himayesine hemde gözaltına almış oluyordu. O devirde Mabeyn katipliği diğer memuriyetlerden üstün sayılmaktaydı. Ali Ekrem bu vazifeye tayin edilirken Namık Kemal'de Sakız adasında ölümle pençeleşiyordu. Nitekim o sıralarda vefat etti. Ali Ekrem bir taraftan sarayda katiplik yapıyor bir taraftan da H. Nadir takma adı ile manzumeler yazıyordu. Gerçi yazdıkları babasının ayarında değildi fakat Namık Kemal'in oğludur diye itibar görmekteydi. Pek nazik, görgü kurallarına fazlasıyla hakim, münevver bir Bab-ı Ali efendisi idi. Sarayda uzun müddet katiplikten sonra Kudüs mutasarrıflığına tayin oldu. Şimdi Akdeniz'de bulunan adaların çoğu o zaman bizimdi. Bu adalarda valilik yaptı. 1908 inkılabından sonra Namık Kemal'in oğlu hakkındaki görüşlerde ittihatçılar ikiye ayrıldılar. Bir kısım ittihatçı idareciler onun azline gittiler. Büyük kabine zamanında Ali Ekrem vazifesine iade edildi. Sonrasında İstanbul Edebiyat fakültesinde profesörlük yaptı. Bu arada Galatasaray lisesinde ve diğer liselerde edebiyat dersleri verdi. Ali Ekrem Yıldız sarayında Mabeyin katibi iken Mısırlı Celal Paşanın kızı Celile hanımla evlendi. Birincisi erkek diğer üçü kız dört çocuğu oldu. |
NAMIK KEMAL AİLESİNİN İLK KURBANI : CEZMİ'NİN İNTİHARI Namık Kemal'in Ali Ekrem'den olan ilk torunu 11 Mart 1896'da doğdu. İsmini Mehmet Kemal Cezmi koydular. Cezmi, Namık Kemal'in ünlü bir eserinin adıdır. Ali Ekrem babası Namık Kemal'in kendisi hakkında Avrupa'da tahsil yaptırmak arzusunu oğlu Cezmi için uygulamak istedi. Onu Namık Kemal'e layık bir torun yetiştirmek arzusundaydı. Cezmi'nin musikiye büyük bir kabiliyeti vardı. Okul zamanında verdiği konserler onu küçük bir yıldız yapmıştı. Cezmi evvela İstanbul'da Türk ve yabancı okullarda okutuldu. Sonrasında İsviçre'ye gönderildi. Orada bilgisini ve tahsilini ilerletmekle kalmadı musiki sahasında ün yapacak bir kabiliyet olarak yurda döndü. İstanbul'da da hususi surette müzik derslerine devam etti. O zamanlar Ali Ekrem bey Boğaz'da Arnavutköy'de oturuyordu. Cezmi'nin müzik hocası Belçikalı evli bir kadındı. O da Büyükada'da otururdu. Cezmi'ye ders vermek için bazen evlerine gelir bazende Cezmi onun evine giderdi. İşte ne olduysa bu sıralarda oldu ! Müzik nağmeleri içerisinde genç talebe ile ondan çok yaşlı çoluk çocuk sahibi hoca arasındaki aşk alevi Cezmi'nin kalbini ve kafasını yakmaya başladı. Belçikalı kadın Cezmi'nin kendisine olan bu çocukça eğilimini biliyor onu kırmadan ilişkilerini devam ettirmeye çalışıyordu. Ruh sıkıntısı ile sinirleri bozulan Cezmi bu kadını kocasından bile kıskanmaya başladı. Müzik sesi arasında doğan bu aşkı Cezmi yenemedi. Çok hassas ve birazda hasta ruhluydu. 6 Mart 1917 günü Şişli'de eniştesi o zamanki Ayan reisi Menemenlizade Rıfat (Menemencioğlu) beyin evinde onun tabancasını ele geçirerek intihar etti. Yakında oturan doktor Aristidi paşa ilk yardıma koşanlardan oldu. Cezmi'yi yaralı olarak Şişli çocuk hastanesine kaldırttı. Bütün İstanbul çalkalanmıştı. İntiharın sebebini araştırmak için adli makamlar göreve koyuldu. Kendisine doktor süsü vererek olayı araştıran müddei umumi, Cezmi'nin ölmek üzere bulunduğu dakikalarda ona sorular soruyordu. Tahkikatın aydınlatılması bakımından intiharın sebebini soran yetkili memura Cezmi gözlerini kapatarak şu son sözleri söyleyebildi : - Beyefendi ben hayatımla uğraşıyorum sizi doktor zannettim, can çekişen bir gence böyle soru sorulur mu ? Ben ölümden dahi kurtulmak istemem ! Cezmi intihar teşebbüsünden 2 gün sonra hastanede öldü. Büyük bir cenaze merasimi yapıldı. Namık Kemal'in oğlundan olan ilk torunu genç yaşta toprağa verildi. Bu cenaze merasimini başta gözleri yaşlı olarak devrin sadrazamı Said Halim Paşa ile Talat bey (paşa), Maliye nazırı Cavit bey ve Hüseyin Cahit bey gibi İttihat ve terakkinin tanınmış kişileri takip ettiler. Cezmi'nin feci bir şekilde hayatına kıyması Namık Kemal ailesini perişan etti. Zavallı babası şair Ali Ekrem bu felaket karşısında Recaizade Mahmut Ekrem'in genç yaşta ölen oğlu Nejat için yazdığı mersiyelere benzeyen manzumeler yazarak kendini avutmaya çalıştı... NAMIK KEMAL AİLESİNDEN GENÇ BİR ÖLÜM DAHA Namık Kemal ailesindeki bu erken yaprak dökümü bu kadarla kalmadı. Ali Ekrem'in mavi gözlü güzel kızı Masume yaptığı kısa süren iki evlilikten beklediği mutluluğa ulaşamamıştı. Üçüncü bir evlilikle Kahire'ye gitti. Orada 28 yaşında tifodan öldü. Masume 1899 yılında doğmuştu. Namık Kemal'in oğlundan olan ilk kız torunuydu. Doğduğu zaman babası Ali Ekrem bey mabeyin katipliği görevindeydi. Bu doğum padişaha bildirildi. Sultan 2. Abdülhamid yavruya Ulviye Şükriye adını verdi. Nedense daha sonra aile bu adı benimsemeyerek yavruya Ayşe Masume adını koydu. Masume 6 yaşındayken Şehzade Kemalettin efendiden Türkçe dersleri alarak tahsiline başladı. Bir ara Rodos'ta Sörler mektebinde okudu. Daha sonra 1912'de Harbiye'deki Fransız kız mektebine devam etti. Değişik tabiatlı hassas bir kızdı. Tutumu hayatın dikenli yollarında desteksiz yürüyebilecek metanete sahip değildi. Yetişkinlik çağına geldiğinde hala oğlu Numan bey ile evlendirilmesi aile arasında söz konusu oldu. Fakat bu konu sözde kaldı. Masume 1917 yılında kısa süren bir evlilikten sonra ikinci evliliğini yaptı. Ondan da ayrılarak ruh sakinliği için ailesi tarafından kısa bir süre Berlin'e ve Paris'e oradaki yakın dostların yanına gönderildi. Avrupa'dan döndüğünde Masume 3. evliliğini annesinin akrabası Topuzzade Tevfik bey ile 1926 yılında yaptı ve Mısır'a gitti. Orada hastalandı ve 28 yaşını bitirdiğinde tifodan öldü. Şair baba 20 yaşında bir oğul kaybetmenin çöküntüsünden sonra 28 yaşındaki ilk kızının ölümü ile büsbütün ezildi. Bu iki acıyı hatıra defterinde şu kıta ile dile getirdi : Yavruların annesine dedim ki İki kalbe az gelirdi bir mezar... Yalnız kalsın (Cezmi) senin kalbinde Kalbimde de (Masume)nin kabri var... Ali Ekrem talihsiz bir baba olarak uğradığı felaketlerin acısını hafifletmek için ömrünün son senelerinde geniş dost muhitleri seçmişti. Bir ara kendisini edebiyata ve birazda içkiye verdi. İç sıkıntısını gidermek için aldığı içkide onu hayata bağlayamadı. 1937 yılında sessiz sedasız aramızdan ayrılıp gitti. Eşi Celile Bolayır'da 1953 yılında öldü. Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem'den olan iki kız torunu hayattadır (1970). Bunlardan 1902 doğumlu Hatice Selma Bolayır uzun yıllardan beri Amerika'dadır ve oraya yerleşmiş gibidir. Amerika'ya ilk defa 1923'de giden Selma arada Türkiye'ye muhtelif defalar gelmişse de tekrar Amerika'ya dönmüştür. Orada İngilizce üç önemli kitabı yayınlanmış ve büyük okuyucuya sahip olmuştur. Namık Kemal'in oğlundan olan son torunu aile arasında Küçük Beraat adı ile adlandırılan Fatma Beraat Bolayır'dır. Halen İstanbul'da Şişli'de mütevazi bir apartman dairesinde acı-tatlı aile hatıraları ile baş başa yaşamaktadır. Hayatını tamamen hayır işlerine, fakir ve kimsesiz çocukların kültür hizmetlerine adamıştır... (Fotoğraf : Mısır'da tifodan genç yaşında ölen Masume görülmektedir. Namık Kemal'in torunu Cezmi dedesinin meşhur eserinin adını taşıyordu. Çocuk yaşta müzik alanında gösterdiği üstün yetenek ona parlak bir gelecek vaat etmekteydi. Fakat onu ders aldığı müzik hocası Belçikalı madama bağladı ve bu aşkı yüzünden Cezmi intihar etti. Bu olay ailenin belini büktü, Cezmi solda görülmekte...) |
Namık Kemal'in oğlundan olan son torunu Beraat Bolayır (solda). Namık Kemal'in oğlunun ikinci kızı Selma Bolayır Amerika'da yaşamaktadır. 1923'den beri Amerika'da bulunan Selma Bolayır İngilizce üç kitap yayınlamıştır (sağda).... |