"KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK !" DEMEYİN... SAÇSIZLAR TEKRAR TARAK KULLANABİLİR !


"KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK !" DEMEYİN... SAÇSIZLAR TEKRAR TARAK KULLANABİLİR !
İşte kadınların bayıldığı, saçsız bilinen Yul Brynner'ın bütün süksesine rağmen sizde kabul edersiniz ki saçlı hali daha yakışıklı....
Bugünkü tıp ilmi birçok sahalarda olduğu gibi saç konusunda da birtakım yeni buluşlar meydana çıkarmıştır. Saçların dökülmesini durdurmak ve hatta bunların yeniden gür olarak çıkmasını sağlamak mümkün hale gelmiştir.
B vitamini grubundan pantetonik asidin saçların gelişmesinde çok büyük rolü olduğu bir müddetten beri kesinlikle belli olmuştur. Pantetonik asit, bağırsaklardaki bakterilerde meydana gelir. Herhangi bir sebeple bağırsak bakterileri pantetonik asit meydana getiremezlerse organizma bu çok mühim vitaminden mahrum kalır. Saç dökülmesini önlemek üzere pantetonik asidi doğrudan doğruya saç diplerine sürerek bu eksiği gidermek yoluna gidilmişse de bu usulün saç dökülmesini iyice önleyemediği görülerek dökülmeye sebep olan başka eksiklikler araştırılmıştır. Neticede vitamin eksikliğinin de bu işte çok büyük rolü olduğu meydana çıkmıştır. Kalsiyum eksikliği de baştaki lenf damarlarının daralmasına, başta kaşıntılar ve saç dökülmesine sebebiyet verir.
Bu durum belli olduktan sonra tecrübeler bu yönden de geliştirilmiş ve vücuttaki kireç noksanlığının tamamlanmasıyla saçların dökülmesinin önüne geçmek kabil olmuştur. Baştaki ince lenf damarlarının daralması ruhi sıkıntılar neticesinde de meydana gelebiliyor. Büyük asabi rahatsızlıklar, başta mevzii deveran bozukluklarına sebep olmaktadır. Birkaç sene evvel Saar'lı bir doktor, lenf yollarındaki tıkanmaları masajla tedavi etmeye uğraşmış ve bunda muvaffak da olmuştur.
Bundan başka bir Macar tıp adamı, lenf yollarında kramp husule gelebileceğini ve bu vaziyette lenf yollarının iyi çalışamayacağını tespit etti. Lenfler kanın lüzuciyetini tanzim eden bir süzgeç vazifesi görmektedirler. Selüloz atıkları, bu lenf yollarından geçerler. Şayet lenf yolları daralır veya tıkanırsa bu birikintiler orada takılıp kalır, neticede deveran azalır ve o sahadaki hücreler layıkıyla beslenemez, üstelik bu birikintiler hücrelere yük olmaya başlar. Lenf tıkanması kafa bölgesinde olmuşsa, bu hadisenin saçların dökülmesine sebep olacağı gayet aşikardır. Nasıl bademciklerde, orta kulakta veya çürük dişlerde iltihap meydana gelirse bu durumda kolaylıkla iltihaplanma olabilir.
Bu konuda senelerce etütler yapmış olan bir Alman doktoru saç dökülmesini önlemek için boğaz, kulak arkasındaki lenf guddeleri ile saçların arka bitimindeki guddeler üzerine masaj yapmakla lenf tıkanmalarının önüne geçmeye çalışmıştır. Bu masajlar saç dipleri üzerine doğrudan doğruya tatbik edilememekle beraber bu bölgede bir kızışma meydana getirmekte, kan deveranı bariz bir şekilde kuvvetlenerek bu hızını birkaç saat muhafaza etmektedir. Yapılan tetkiklere göre iki ile üç derecelik bir ısı farkı ortaya çıkmaktadır.
Bu masaj tedavisi geliştirilmiş, kısa seanslar halinde bir "ultraşal" cihazıyla tatbik edilecek hale gelmiştir. Lenflerde bir tutukluk veya birikme görüldüğü taktirde ultraşal tedavisiyle bu zail olmaktadır. Duruma göre hususi masaj şekilleri ve süreleri tatbik edilir.
En faydalı neticeler bu masajlarla alınmaktadır. Bunun yanı başında vitamin ve kalsiyum eksikliklerini dahilden ilaç alma ile karşılamanın önemi de büyüktür. Saç dökülmesine üçüncü bir çare olarak haricen sürülecek bazı maddeler gelir. Fakat bunları tatbik ederken ilk iş olarak saçların, bilhassa saç diplerinin gayet temiz tutulmaması şarttır. Zira, saç dipleri ne kadar az yağlı olursa sürülecek ilaçların tesiri o derece artacaktır. Sürülecek ilaçların başında : Keten tohumu, pantetonik asit, yumurtalı merhemler ve bazı nebatlar gelmektedir.
Bunun haricinde erkekler için küçük bir cerrahi müdahale de bahis konusu olabilir. Alın üzerinde saç diplerine doğru ufak bir yarma yapılır. Bu suretle bu bölgede kuvvetli bir kan deveranı temin edilir.
Saçlarımız bazı kimselerin tahmin ettiği gibi vücudumuzdan ayrı bir parça değil bütün organizmamızın hayatiyeti ile çok sıkı rabıtası olan bir organımızdır. Bu sebeple saç dökülmesinin önüne geçmek çok basit bir mesele telakki edilmemelidir. Bu sabır isteyen bir iştir. Sabır ister, çünkü bilindiği gibi tam sıhhatli bir saç bile iki ile dört günde ancak bir milimetre büyür.
Ayrıca tabii gelişmenin bir neticesi olarak hepimiz her gün bir miktar saç kaybederiz. Gençlikte günde 30 ile 50 tane, daha sonraları günde 90 taneye kadar saç teli dökülür. Bu kayıp saçların tekrar büyümesiyle telafi edilmektedir. Normal olarak insan saçı 80.000 ile 120.000 tel arasında değişir.
Saç dökülmesine karşı yapılacak bu mücadelenin başarılı bitmesi birazda saçların genç yaşta dökülmüş olması ve dökülmenin çok mevzii olmaması şartlarına bağlıdır. Bazı kimselerin saçı yalnız tepeden, yuvarlak bir sahaya münhasır kalmak suretiyle dökülür. Bu gibiler için bugün böbrek üstü hormonlarından hazırlanan ilaçlar ile faydalı neticeler elde edilmektedir...1959