Şehir durmadan genişliyor. Yeni yeni sinemalar, tiyatrolar, eğlence yerleri ve mağazalar bu genişleyen şehrin dört bir tarafına serpiliyor. Bir filmin birinci vizyonunu Beyoğlu dışında bir sinemada görmek mümkün. En yeni varyete numaraları ile en lüks gazinolar artık Beyoğlu'nun dışında. Beyoğlu'ndaki mağazaların birçok eşine şehrin başka yerlerinde de sık sık rastlanıyor. Fakat bütün bu yerlerde noksan olan bir şey var : Beyoğlu havası. Sinema, tiyatro deyince ilk akla gelen yine Beyoğlu oluyor. Eğlence mevzuubahis olunca evvela Beyoğlu hatırlanıyor. Büyük alışveriş için ilk önce Beyoğlu mağazaları düşünülüyor. Beyoğlu'nda sinema ve tiyatroya gitmemiş olan sinema ve tiyatroya tam gitmiş olmuyor... Orada eğlenmeyecekse bile, eğlenceye giderken oradan geçmemiş olan eğlencesini tam saymıyor. Beyoğlu vitrinlerini görmeden bir şey alan en iyi ve en güzelini almamış gibi bir hisse kapılıyor. Ve bu yüzdende kaldırımlardan taşan halk, otobüs ve tramvaylarla omuz omuza Beyoğlu'na akıyor... (Hayat Dergisi 1959 Ara Güler) |