KİTAP DOKTORLARI VE HASTANENİN HEMŞİRELERİ Mütehassıs kızlar ilaçlanıp mikroplardan temizlenen sayfaların yırtık ve oyulmuş kısımlarını falçata ile ayırıp yama yapıyorlar. El yazması tarihi eserler, yaldızlı sayfalar, ebrulu ciltler onarılıp yenilenince kitap doktorları hastasını ölümden kurtarmış bir hekim kadar sevinç duyuyorlar. Günümüzde ellisine merdiven dayayıp güzelliklerini kaybettiklerine inanan hanımlar zamanın tahribatından kurtulmak için bütün ümitlerini estetik ameliyatlarına bağlıyorlar. Burunlarını kaldırtıp, buruşan ciltlerini gerdirme operasyonlarına girişiyorlar. Hanımlar böyle yapıyor da yüzyıllarca kütüphane köşelerinde çürüyen kitap ne oluyor ?... İnsanoğlu yarattığı en mükemmel eserini kaderiyle baş başa mı bırakıyor ? Bu sorunun cevabını Süleymaniye kütüphanesi cilt ve patoloji şefi Nezahat Suberk şöyle veriyor : - Avrupa kütüphanelerine bağlı onarma bölümleri tahrip edilen kitapları yenileyip genç kuşaklara kazandırıyor. Türkiye'nin tek kitap onarma bölümü Süleymaniye kütüphanesinde. Biz burada 400-500 yaşını aşmış yüzlerce kitap tamir ettik. Bu kitaplar arasında bilseniz ne değerli olanları vardı. KİTAPLAR NASIL ONARILIYOR ? Nezahat hanım methettiği kitapların bazısının değeri dünyada tek olması. Bazısının da içini süsleyen minyatür ve tezhiplerin eşsizliği. 1592-1640 yıllarında Mehmet Rumi tarafından kaleme alınan meşhur Osmanlı tarihi, Katip Çelebi'nin Süllemul Musul adlı minyatürlerle süslü kitabı, padişah 3. Ahmet'in oğlu şehzade Mehmet'in yazma Kuran-ı Kerim'i yüz binlerce lira değerinde olup burada ölümden kurtarılan kitaplardan sadece birkaçı. Kitap insandan vefalı. Üstelik hiçte kaprisli değil. Onarıldıktan sonra "Aa... Benim burnum falanca gibi olmadı..." diye sızlanmaya başlamıyor. Onların bütün dertleri ciltlerini, sayfalarını kemiren ve cinsleri 70'den fazla olan kurtlardan kurtulmak. Bu yüzden onarma bölümünde çalışan 11 genç kız önce kitapları gazlama odasına sokup zehirli metil bromür gazıyla dezenfekte ediyor ve kurtları öldürüyorlar. Genç kızlar daha sonra falçata bıçaklarıyla kitapların oyulan kısımlarını çıkartıp sayfayı ince mulaj kağıdıyla hem alttan hemde üstten yapıştırmak suretiyle tamamlıyorlar. Sonrada yapraklar formalar haline getiriliyor. Bundan sonra kitaplar yazıldıkları devre ve orijinal ciltlerine uygun bir şekilde cilt yapılıyor. Mesela kitabın aslı dalgalı, ebrulu kağıtla ciltlenmiş ise yine ebrulu kapak içine alınıyor. Cilt deri ve oymalı ise yine sırtına aynı renk ve desende oyma işlenerek cilt yapılıyor. Cilt işiyle uğraşan genç kızlar bu işi dantel işler gibi özenle ve dikkatle yaptıklarını söylerken : - Allahtan eski yazıyı okuyamıyoruz. Yoksa elimize gelen rengarenk, yaldızlı, işlemeli sayfaları okumaktan tamir etmeye fırsat bulamazdık. diyorlar. Ama bir meraklının, bir üniversite öğrencisinin gelip tamir ettiğimiz kitapları incelediğini gördüğümüz zaman dünyalar bizim oluyor. Onların bu sevinci hastasını ölümden kurtaran bir doktorun sevincinden farksız. Öyle ya, bir estetik cerrahı kainatın en mükemmel yaratığı insanı daha çok güzelleştirdiği için gurur ve kıvanç duyarken toplum hayatında insanlar kadar ve hatta onlardan daha faydalı olan kitapları onaranlar neden övünmesinler ?... Aslında işin en güzel tarafı da bu. Kitap doktorları işin ciddiyet ve önemini kavramışlar. Kitapların yeni kuşaklara neler kazandıracağını biliyorlar ve işlerini saygı duyarak yapıyorlar... (Röportaj : Nurten Demiralp - Fotoğraflar : Tamer Güvenç 1970) |
GAZ ODASI Yanlış anlaşılmasın, burada kitaplar idam edilmiyor. Aksine metil bromür gazına tutularak kurtları temizleniyor ve böylece kitaplar ölümden kurtarılıyor. |
HASTANEDEN FARKI YOK ! Süleymaniye kütüphanesinin bu bölümü adıyla bir hastane servisini anımsatıyor : Cilt ve Patoloji bölümü... |