İŞTE AY'IN HAKİKİ RENGİ ! Uçsuz bucaksız bir grilik ve incecik kumu andıran kalın bir toz tabakası... Uzay adamlarının Ay'da gördükleri manzara budur. Resimde Apollo 12 astronotlarından Alan Bean ay yüzeyinde ağır ağır ilerliyor. Zeminde görülen oyuklar ise daha önce o çevrede dolaşmış olan arkadaşı Charles Conrad'ın ayak izleridir. Hayat mecmuası Apollo 12 astronotlarının Ay'da çektikleri resimleri Türk basınında ilk defa yayınlamaktadır. İlmi bir araştırma gezisi kimliğini taşıyan ikinci Ay yolculuğuna ait en heyecanlı anları canlandıran bu resimlerle Ay'ın doğal rengi tam bir hassasiyetle tespit edilmiştir. Apollo 12 seferinin Apollo 11'e üstünlük sağladığı hususlardan biriside budur. Fotoğraflar ayın gerçek çehresini göstermektedir. |
"Atılgan" ay yüzeyine indikten sonra iki uzay adamından Charles Conrad önden dışarı çıkmış ve ilk işi şemsiye biçimindeki anteni açarak dünya ile bağlantı kurmak olmuştu (üstte ve altta sol fotoğraflar) |
Ortadaki resimde Surveyor-3 görülmektedir. Conrad, 1967 yılı Nisan ayından beri Ay'da bulunan Surveyor'un adeta billurlaştığını ve madeni kısımlarının pul pul dökülecek hale geldiğini söylemiştir. Sağda uzay adamlarının fırtına denizine diktikleri Amerikan bayrağı görülmektedir. |
AY UYKUSU DAHA TATLI, AMA ASTRONOTLAR RÜYA GÖRMEMİŞ... İnsanoğlu ilk seferinde Ay'a şöyle bir dokunmuştu. İkincisinde onu fethetmeyi başardı. Şimdi bir insanın ay yüzeyinde 4 saat gezebileceğini, 3 kilometrelik bir alan içinde araştırma yapabileceğini öğrenmiş bulunuyoruz. En önemlisi bir uzay adamının kazasız bir şekilde Ay'da düşebileceğini biliyoruz. Astronotların Ay'da geçirdikleri günlerde uzmanları en çok endişelendiren olay Conrad'ın aşırı neşesi ve sonrasında yuvarlanması oldu. Onlar bunu tek sebebe dayandırdılar "Oksijen sarhoşluğu", ve sordular : SORU : Conrad çok neşeliydiniz, ıslık bile çaldınız. Kendinizde bir sarhoşluk hissettiniz mi ? CONRAD : Katiyen. Mutlu olduğum için ıslık çaldım. İşler öylesine mükemmel gidiyordu ki, sevinçten bir an kanımın kaynadığını hissettim. Üstelik uzay üssündeki çalışmalardan daha kolaydı her şey. Ne hissettiğime gelince : İlk 10 dakika içinde Ay'da yürümenin sanıldığı kadar zor olmadığını anlıyorsunuz. Arkasından insan koşmak istiyor, bu yüzden düştüm ya... Conrad'ın düşmesi aslında bilgi yönünden çok faydalı oldu. O güne kadar bir astronotun Ay'da düşmesi ölümüne sebep olur sanılıyordu. Kimseye de "düş bakalım ne olacak ?" denilemezdi. Ama Conrad düştü ve hiçbir şey olmadı. Sadece tozlara bulandı, bakın ne diyor : CONRAD : İnsan Ay'da bir garip düşüyor, daha yavaş bir düşüş bu. Dünyada apar topar devrilirsiniz. Ay'da insan neredeyse düşeceği noktayı tayin edebilecek gibi. SORU : Ya siz Bean, Ay'da hiç dengenizi kaybettiniz mi ? BEAN : Evet bir ara fakat hemen doğruldum. SORU : Ay'da rahat uyudunuz mu ? BEAN : Atılgan'ın içine gerdiğimiz hamak dünyada iken bana pek basit bir şey gibi gelmişti. Ama Ay'da içine rahatça yayıldım ve bir güzel uyku çektim. Hatta dünyadan rahat diyebilirim. SORU : İyi rüyalar görebildiniz mi bari ? CONRAD & BEAN : Maalesef. Biz dünyada da rüya görmeyiz. Ay'da da görmedik. SORU : Ay'da 3 cins mi toprak tespit ettiniz ? CONRAD : Üç cins diye söz gelişi söyledik. Aslında hepsinin rengi karşıdan bakınca aynı. Kaya ve toprak farkı yok. Yalnız toprağın bir kısmı daha yumuşak, insan daha kolay gömülüyor. Diğer kısımları daha sert. Üç cins toprağın ayrımını şöyle yapabiliriz : Biri nispeten dayanaklı ve üzeri yol yol. İkincisi kalın ve yumuşak bir toz tabakasından ibaret. Üçüncüsü bu tozun üzerine şiddetli bir yağmur yağmış gibi yüzü oyuk oyuk. Ama ay yüzeyinde daha çok toz tabakasına rastlanıyor. Bu toz üstümüzü başımızı berbat etti. Kapılarını kapadığımız halde Atılgan'ın bile içine sızdı. En sert kısımlar Surveyor 3'ün bulunduğu kraterin yamaçlarında. SORU : Renkler hakkında ne düşünüyorsunuz ? BEAN : Ay'ın rengi bir garip. Değişiyor. İlk gün her taraf griydi. Ertesi gün bir baktık ortalığı kahverengine benzeyen bir renk sarmış. Üçüncü gün kahverengi biraz daha koyulaştı. Güneşe karşı 7 derecelik bir dönüş yapması her şeyin rengini değiştiriyor. SORU : Aletlerinizden memnun muydunuz ? CONRAD : Yankee Clipper (Apollo 12 ana kabini) ve Atılgan mükemmeldi. Ama elimize verilen toplayıcılar Ay şartlarına uygun değildi. Apollo 12 konusu artık kapandı. Şimdi bütün gözler 12 Mart 1970'de Türkiye saatiyle 00.10'da uzaya gönderilecek Apollo 13'de. Ne gariptir ki otellerinde 13. katı atlayan, uçaklarındaki koltuklara 13 numarasını koymaya korkan Amerikalılar Apollo 13'de kendilerine bayağı güveniyorlar. Fotoğraflarda : Apollo 12 astronotları yeryüzünden görülmeyen bir Ay tutulması tespit etmişlerdir. - 1967 yılının 19 Nisan günü Ay'a konan Surveyor 3'ün ayağı. Kumdaki izden aracın konarken sıçradığı anlaşılıyor. - Resimde Conrad'ın uzay maskesine akseden arkadaşı Bean görülmekte... |
YÜRÜYEN ESRARENGİZ IŞIK : Charles Conrad, Amerikalıların 1967 yılı 19 Nisan günü Ay'a gönderdikleri Surveyor 3'ün yerini işte böyle buldu. Resimde uzay adamı efsanelerdeki azizler gibi parlak ve tabii bir ışık yoğunluğu altında yürümektedir. Bu da Ay'da heyecan verici sahnelerden biri... |
AY'DA GÜNEŞ DOĞUYOR : Güneş ışıyor. Bir ay gününün ilk ışıkları bunlar. Hava hafiften nemli. Geride soluk renklerle gök kuşağının belirdiği görülüyor. Charles Conrad ve Alan Bean "O an ikimizde şaşırdık." diyorlar. "Bu harika bir manzaraydı.Fakat gizemli bir güzellikti karşımızdaki. Elimizde olmadan ürperdiğimizi hissettik. Sanki tılsımlı bir masal havası etrafımızı sarmıştı. Bu esnada Ay'ın yüzeyi değişik bir renk almış, her tarafa parlak bir grilik hakim olmuştu. Üstte Apollo 12'nin Ay'dan uzaklaşırken çektiği resim görülüyor. Dünyanın uydusu o sırada som altın gibi pırıl pırıl parlamaktadır. Yüzeyindeki engebeler tüm kıvrımları ile belli....1969 |