Amerika'da Marlon Brando, Türkiye'de Ayhan Işık


ZAMANA YENİLMEYEN İKİ BÜYÜK AKTÖR = AMERİKA'DA MARLON BRANDO, TÜRKİYE'DE AYHAN IŞIK...
Uzun boylu, esmer tenli, ince bıyıklı genç oyuncu hayatında ilk defa ayak bastığı bir soyunma odasında işe nereden başlayacağını kestiremiyordu. Rolünün kıyafetini mi önce sırtına geçirmeliydi, yoksa işe makyajdan mı başlamalıydı ?
Uzun süre düşündü, durdu. Fakat çıkar bir yol bulamadı. Sonunda kararını verdi : Bildiği gibi hareket edecekti...
O günlerin modası geniş, sivri yakalı kruvaze lacivert elbisesini çıkarıp askıya, yakası kolalı beyaz gömleğini de duvardaki çiviye astı. Masanın üzerine serili duran tarihi kıyafetleri aldı ve giydi.
Sıra çizmeye gelince yine büyük dert çıkmıştı genç oyuncunun başına ! İki kat olup, yarım saate yakın çizmeleri ayağına geçirmek için uğraştı durdu.
Sıra makyaja gelince kan ter içinde kalmıştı. Bereket bu fasıl pek uzun sürmedi. Bu konuda hiç bilgisi yoktu. Bilgi olmayınca yapılacak işte olmuyordu. Genç ve yakışıklı oyuncu ürkek adımlarla sete girdiği zaman meraklı bakışlar bir anda üzerine çevrildi...

AYHAN IŞIK'IN VAZGEÇEMEDİĞİ
Güzel sanatlar akademisi mezunu olan Ayhan Işık, sinemaya geçmeden önce bir süre ressamlık yapmıştı. Gerçi şimdi mesleği değişmiş fakat onun resim sevgisi, resme olan aşkı hiç küllenmedi. Özellikle empresyonist ressamlara hayrandır Ayhan. Bu tutkusu evinin duvarlarında da daha ilk bakışta belli olur. Üstte Işık ailesi ve geri planda ünlü Fransız empresyonist ressamı Claude Monet'in en güzel tablolarından biri.


 Filmin baş rolü Yavuz Sultan Selim'i o günlerin şöhreti Orhan Arıburnu oynuyordu. Arıburnu, genç adamın yanına geldi ve onu tepeden tırnağa süzüp babacan bir tavırla söylendi :
- Bre Karabulut Hasan neden ayakların titrer durur ? Yoksa haşmetimden mi korktun ?
Ardından şen bir kahkaha atıp ürkek gencin sırtını okşadı.
- Ayhan'cığım heyecanını anlıyorum. Ama merak etme, geçer şimdi...
Sinemada 21. yılını dolduran günümüzün şöhretli aktörü Ayhan Işık kamera önüne çıktığı ilk günü işte böyle anlatıyor. 1951 yılından bu yana yüzlerce film çevirip artık tecrübeli bir aktör olmasına rağmen o günü ve Karabulut Hasan rolünü hatırladıkça yüzü değişiyor kalbi göğüs boşluğunda sanki hopluyordu.
Ve Ayhan Işık tıpkı ilk gün olduğu gibi sapsarı, heyecanlı ve ürkek bir Ayhan Işık oluyor...
Kolay değil... Aralıksız tam 21 yıl baş aktör olarak kamera önüne çıkmak ve bu başarıyı günümüze kadar devam ettirmek... Bir devrin ünlüleri Cahide Sonku'lar, Orhan Arıburnu'lar, Gülistan Güzey'ler, Ayla Karaca'lar... Şimdi oyunculuğu bırakmışlar, bir kısmı da artık 2.-3. sınıf rollere çıkıyor. Oysa Ayhan Işık yine zirvede...1972

1951'de "İhtiras tramvayı" filmi Amerikan sinemasına bir şöhret kazandırmıştı. Marlon Brando. Aynı yıl "Yavuz Sultan Selim"de Türk sinemasına bir şöhret kazandırdı : Ayhan Işık...
Sonra aradan yıllar geçti. Marlon Brando'da, Ayhan Işık'ta daima değişik çehrelerle seyircinin karşısına çıktılar. Fakat bu 21 yıllık süre içinde bir kere olsun seyirciyi sıkmadılar. Çünkü daima kendilerini yenilemeyi başardılar. Bugün Marlon Brando "Baba" filmiyle, Ayhan Işık ise ilk kovboy denemesi ile şöhretini perçinleme çabasında...

MADALYONUN İKİ YÜZÜ
Yerli sinemanın gerçek anlamdaki ilk kovboyu olan Ayhan Işık, filmdeki sert görünüşünün aksine evinde müşfik bir aile babasıdır. Üstte ünlü aktör eşi Gülsen Işık ve kızı Serap ile...