TAM 50 YILDIR MODA DÜNYASINA HÜKMEDEN, TAÇSIZ KRALİÇE COCO CHANEL (YARIM ASIR ÖNCE : Chanel, 1920'de Avrupa sosyetesinin göz bebeği idi.) Onu beyaz perdede canlandıracak olan Katharine Hepburn, Coco Chanel'i anlatıyor : İkimizinde dili bir şeyler söylemeye varmadı. Birkaç saniye sessiz sedasız birbirimizi alıcı gözüyle tepeden tırnağa süzdük. O an içimizden geçenleri sanırım yüzümüzden de okumak mümkündü. Evet birbirimizi sadece isim olarak tanıyorduk. Ama ilk karşılaşmamızdı ve tesadüfler bizi garip bir şekilde birbirimize bağlamıştı. Moda dünyasının ünlü Coco Chanel'i, sinema dünyasının Coco Chanel'i olmaya hazırlanan misafirini yani beni, Paris'te Cambon caddesindeki "saray yavrusu" evine çağırmış, film çalışmaları başlamadan önce bana kendini iyice tanıtmak ve bu arada beni de iyice tanımak istemişti. İlk karşılaşma anının heyecanını geçirdikten sonra aradaki buzlar birden çözülüverdi. Kırk yıllık dostlar gibi tatlı tatlı sohbetlere daldık. Ama genede fırsat buldukça birbirimizi göz ucuyla gizli gizli incelemekten geri kalmıyorduk. Coco Chanel, asıl adıyla Gabrielle Chanel, 58 yıl önce şimdiki Chanel sarayının bulunduğu Cambon caddesinde küçük bir şapkacı dükkanı açarak moda dünyasına adımını atmış ve yıllar yılı buradan dünya kadınlarına hükmetmişti. Moda dünyasında bir devir yaratan bu ünlü kadının hayat hikayesi yarattığı modeller kadar ilgi çekiciydi. "Ben Fransa'nın güneyinde küçük bir kasabada doğdum." diye söze başladı. "Babam erkek çocuk istediği halde kız çocuğu olunca bana "Coco" adını koyup böylece avunmak istemiş. O gün bu gün Coco'luğu üzerimden atamadım. 6 yaşında annemle babamı kaybettim, beni teyzemler yetiştirdi. 16 yaşında Paris'e geldim. Kalbim tatlı aşk heyecanları ile dopdolu, gözlerim umut ışıklarıyla pırıl pırıldı. Gülmek, eğlenmek, gezmek, sevmek, sevilmek istiyordum. Herkes bana gıpta etmeli, yakışıklı erkeklerin hepsi benim peşimden koşmalı idiler. Bu isteğim çabuk yerine geldi. Ünlü şahıslarla tanıştım. Parlak göz kamaştırıcı bir hayat sürmeye başlamıştım." GAYESİZ BİR HAYATIN SONU Coco Chanel bunları anlatırken gözleri uzaklara dalmıştı. O günleri hasretle mi, yoksa pişmanlık duygularıyla mı anmakta olduğunu kestirmek güçtü. Yalnız böyle gayesiz bir hayat sürmek pek hoşuna gitmemiş olacak ki, 1912 yılında küçük bir şapkacı dükkanı açıp iş hayatına atılmıştı. "O günlerde kadınların hemen hepsi şapka giymeye meraklıydılar ve benim şapkalarım pek beğeniliyordu. Küçücük dükkanımda Paris kadınlarına şapka yetiştirmek için geceli gündüzlü çalışmaya başlamıştım. Ama halimden şikayetçi değildim. Çalışmak bana yalnızlığımı unutturuyordu. Hep benden şapka alan müşterilerim bir süre sonra "Şu güzel şapkalara uyacak kıyafetler de hazırlasaydınız. " diye sızlanmaya başlamışlardı. Müşterilerimin isteğine bir süre karşı koydum, fakat sonunda çaresiz kalıp şapkacılıktan moda desinatörlüğüne geçtim." HAYATIMDA YENİ BİR DEVİR Chanel 1920'li yıllarda desinatörlük işine başlamadan önce de giyinişi ile kadınların moda ilahesi haline gelmişti. Paris kadınlarının hepsinin Chanel gibi giyinmeye çalıştıklarını gayet iyi hatırlıyordum. Küçük siyah elbiseler, kısa etekler, elbiselerin üzerinde hakim değişik aksesuarlar...1970 |