FUTBOL SAHALARININ GENÇ YILDIZLARI = ARİF ÖZATAÇ (BJK)


FUTBOL SAHALARININ GENÇ YILDIZLARI = ARİF ÖZATAÇ (BJK)
(ANTRENMANDAN SONRA : Genç futbolcu Şeref stadından çıkmış, yavaş yavaş yakındaki durağa gidiyor.)
RÖPORTAJ : Semiral Bilbaşar - Fotoğraflar : Ozan Sağdıç

Genç futbolcu 1934 yılında İstanbul'da Karagümrük'te doğdu. Kendisinden büyük biri erkek olmak olmak üzere iki kardeşi daha var. Babası denizaltı ustası olduğu için küçük yaşta Gölcük'e giderek oraya yerleştiler. İlk ve orta okulu orada bitirdi. Liseye giderken tekrar İstanbul'a döndükleri için Haydarpaşa lisesine girdi. İlk senenin sonunda Bursa erkek lisesine kaydolup tahsilini bu okulda tamamladı. Bursa'daki işleri dolayısıyla yüksek tahsiline devam etme imkanı bulamıyordu. Nihayet Beşiktaş kulübüne intisap edince Edebiyat fakültesinin coğrafya kısmına kaydoldu. Halen burada öğrenci (1960).
Genç futbolcunun spor hayatı Haydarpaşa lisesinde başlıyor. Futbola karşı büyük bir sempatisi var. Arkadaşlarının teşvikiyle Bursa Güven Spora girmesi onun futbol hayatı için bir dönüm noktası sayılabilir. Arif Özataç : "Bir kulübe girdikten sonradır ki futbolu en iyi şekilde oynamaya karar verdim." diyor. "Takımımız Bursa'nın sayılı kulüplerinden biriydi . 3 sene arka arkaya Bursa şampiyonu, bir defada Türkiye amatörler arası şampiyonu olmuştuk. Beni devamlı olarak santrfor mevkisinde oynatıyorlardı. Günler geçtikçe kendime güvenim artmış, daha iyi oynamaya başlamıştım. Nihayet gördüğünüz gibi bu senede Beşiktaş kulübüne girdim. İnşallah bu kulüpte uzun müddet oynamak kısmet olur benim için..."
Genç futbolcu futbolu bıraktıktan sonra diğer birçok genç arkadaşı gibi ticari hayata atılmak istiyor ve ilave ederek : "Zaten Bursa'da mektebi bitirdikten sonra sun'i ipek ile alakadar olmuş bir arkadaşımla birde dükkan açmıştık. Büyük yangında dükkanımız yanınca bende bu işten vazgeçmiştim. Fakat günün birinde futbolu bırakınca tekrar eski işime döneceğim muhakkak. Ama bugün için vaktim ayrıca bir iş yapmama mani oluyor. İstanbul'da annem ve kardeşlerimle birlikte oturuyorum. Antrenmanlarımız ve mektep dışında öyle pek fazlaca vaktim kalmıyor. Nadiren bulduğum boş zamanlarda da sinemaya veya tiyatroya gitmek severek yaptığım işlerin başında gelir. Alafranga müziği alaturkaya nispetle daha fazla severim. Küçük bir plak koleksiyonum var, bunu zenginleştirmeye çalışıyorum. Bugüne kadar Türkiye haricinde tek bir memlekete gittim. Orası da İran'ın başkenti Tahran. Şehir olarak güzel bir yer ama orayı pek beğendim diyemem. Bilhassa yolları beni ve takım arkadaşlarımı (Güven spor) bir hayli yormuştu. Bu itibarla yabancı memleketler hakkında öyle pek uzun boylu bir bilgim yok. Bundan sonra yapacağım seyahatler hakkında ileride size fikrimi anlatmak isterim doğrusu."
"Küçük cep kitapları çok hoşuma gidiyor. Belkide her zaman bir şeyler okumak istediğimden olacak... Zira onları hemen her yere götürmek kolay. Bu arada sinemayı sevdiğimi bir kere daha tekrar edeyim. Takdir ettiğim sanatkarların başında da Tony Curtis ve Burt Lancaster gelir. Bu iki artistin filmlerini görmek benim için hakikaten büyük bir zevk oluyor..."
1.77 boyunda, 71 kilo gelen sarı saçlı genç futbolcu bir taraftan antrenman yapıyor, bir taraftan gelip suallerimize cevap veriyordu. Soğuk ve yağmurlu bir havada Hayat ekibi Şeref stadında okuyucularına bu haftaki genç sporcusunu tanıtmak için çalışmaktaydı. Bu haftaki futbolcu Beşiktaş takımının golcü elemanı Arif Özataç : "Bu sene ilk defa İstanbul 1. liginde oynuyorum. Halen takımın hesabına 16 gol kaydettim. Geçen sene Bursa'da Güven sporda oynuyordum. Beşiktaş'a bu mevsimde transfer oldum. Şimdiki halde antrenörümüz bay Kutik beni santrfor ve sağ açık mevkisinde oynatıyor. Siyah-beyaz renklere intisabım bir tesadüf eseri değildir. Bilakis eskiden beri duyduğum bir sempatinin neticesi. Güven sporda oynadığım son sene amatör milli takım seçmeleri için Ankara'ya gitmiştik. Beşiktaş kulübü idarecilerinden ve federasyon azası bulunan Hakkı Yeten'in isteğiyle zaten sevdiğim Siyah-beyaz renklere transferimi yapmakta fazla tereddüt göstermemiştim. Böylece ilk defa profesyonel oluyordum..." diye anlatıyordu...


ANTRENMANDA : Hafif koşu idmanı bitmiş ve kültür fizik başlamış. Arif Özataç canla başla çalışarak vücudunu maçların zorlu havasına hazırlıyor.
KAPTAN VE O : Takım arkadaşı ve Siyah-beyazlıların kaptanı Nazmi ile saha içinde karşı karşıyalar. Çalışmaları her zaman için samimi ve neşeli geçer.
KALE YANINDA : Arif bir ara fazlaca yorulmuş olacak ki gidip kale yanına oturdu. Halbuki o her zaman topla birlikte buralarda fırtına hızıyla dolaşır...