KESİKBAŞ HAZRETLERİ TÜRBESİ Kesikbaş'ın Cizre'de Tor kapısındaki mezarının dıştan görünüşü. |
Keşikbaş'ın Cizre'deki mezarının kapısı ve dertlere deva bilinen şifa kamışı. |
Cizre : Keşikbaş'ın gövdesini yeyip eşini kaçıran devin sarayına giden kuyu... Cizre'de bugün yıkılmış kale harabeleri arasında Tor kapısı dedikleri yerde bana bir mezar gösterdiler. Dışarıdan bakınca bir kulübe. Kapısı açık, içinde de bir sanduka. Üstü yeşilli, sarılı örtülerle örtülü. Kapıda uzunca bir kamış. Kamışın üstüne keçi kılından örülme bir kara ipliği evirip çevirip usul ile dolamışlar. "Bu mezar Mevlid-i Şerif'te hikayesi yazılı Kesikbaş'ın mezarıdır dediler. İnsan birden tuhaflaşıyor. Hele benim gibi çocukluğundan beri hikayesini duya gelen biri olursa... Zaten Cizre ismi dini konularda çok geçen bir yer. Az ileride de Nuh peygamberin mezarının bulunduğu Nuh camii var. Kesikbaş'ın türbesi önünde de ünlü bir kuyu. Devin kuyusu. Bir daha şaşırdım. Demek Hazreti Ali'nin o 7 gün 7 gece durmadan indiği kuyu, devin sarayına giden yolun kapısı olan kuyu da bu ha ? Şimdi merdiven merdiven iniliyor. Küflenmiş, paslanmış, yosun tutmuş taşlar, taş merdivenler. İniyor bir yerlere, ama nereye ? İnmeye cesaret edemedim. Bu türbeye de her yatıra olduğu gibi pek çok ziyaretçi geliyormuş. Mezarın içinde duran o ip sarılı kamış her derde deva imiş. Nezle olanlar bile gelip bu kamışı bir defa tuttular mı nezlesi geçermiş... Medine nerede, Cizre nerede ? Böylece inanışlar Kesikbaş'a felaketler getiren devi, kuyusunu, Kesikbaş'ın mezarını getirmiş ve Cizre'ye kondurmuş. Bir Kesikbaş mezarı da Sakçagözü'nde gördüm. Sakçagözü, Adana-Gaziantep yolu üzerindedir. Sakçagözü'ndeki kocaman bir türbe. O bölgede bulunan ve "cas" denilen taştan yapılmış bir türbe. Mezarı içinde. Bilhassa Cuma günleri kafileler halinde ziyaretçiler gelirmiş. Ben bir Cuma günü gidip gördüm. Ziyaretçiler kazan kazan yemekler pişirmiş, gelenlere dağıtıyordu. Bu mezarın da Mevlid'de hikayesi yazılı Kesikbaş'ın mezarı olduğunu söylediler. Ama burada kuyu yoktu. Kesikbaş'ın bir mezarının da Sivas taraflarında olduğunu duydum. Bütün bunlar Kesikbaş hikayesinin dolayısıyla Mevlid-i Şerif'in yaygınlığını ve nasıl benimsendiğini gösterir. Hikaye-i Kesikbaş, Mevlidin "Muhtasar mevlid" adı verilen nüshasında yer alır. Diğerlerinde yoktur. Bildiğimiz ve en yaygın olan Mevlid, Süleyman Çelebi'nindir. Fakat Kesikbaş hikayesi bölümü, Süleyman Çelebi'nin değildir. Müslüman Türk halkı yüz yıllardan beri duyduğu Hz. Muhammed ile ilgili bu kıssayı manzume haline getirip almış, Mevlid adıyla anılan kitaba koymuş...(1964 Yahya Benekay) |