Demirci Mehmet Efe ve Ailesi


DEMİRCİ MEHMET EFENİN EVİNDEYİZ
"Telgraf makinesinin önünde İstanbul hükümeti sadrazamı Damat Ferit Paşa ile karşı karşıya idik. Kendisine şöyle mukabelede bulundum : "Seni Venizelos'un öz kardeşi addediyorum.  Ve bundan sonrada İstanbul ile bütün muhabereyi kestiriyorum !...""
Üstte Demirci Mehmet Efe, eski hareketli ve heyecanlı günlerin aksine olarak şimdi çocukları ve torunlarıyla sakin bir hayat geçirirken görülmekte...
Kurtuluş savaşının en renkli simalarından birisi olan meşhur Demirci Efe şimdi Çeşme ılıcalarında köpüklü dalgaların bahçe kapısına kadar uzandığı bir sahil evinde ve tam bir sükunet içindi yaşamaktadır. Bir zamanlar bütün civar dağlarda, vadilerde ve köylerde bir masal olan Demirci Efe artık deniz kıyısındaki evinde torunları ile baş başadır.
Efeyi evinde ziyaret ettiğimiz zaman biraz alınmış bulduk. Bize :
- Sayın Fahrettin Altay hatıralarında "Aydın cephesine kumandan olarak dağlardan getirilen eşkiya diye ismimi zikretmekte. Hemen şunu söyleyeyim peşinen, ben asla eşkiyalık eylemedim. Ne eylediysem bu vatana eyledim...
Bir vakitler Yunanlılar bizi 1500 kişi ile sardıkları zaman sadece 17 kişi ile çemberi yardık.
- Niçin hep tek sayı ? 7 kişi, 9 kişi, 11 kişi, 17 kişi...?
 Dağda ve zeybeklikte çift rakam uğursuzluk getirir. Hep tek gezilir. Fazla kalabalık zararlıdır, hedef eder adamı. Kadına ilişmekte en büyük uğursuzluk addedilir. Bunun içindir ki dağ ve zeybek terbiyesi meşhurdur.  Bir bakımdan zeybek dağların centilmenidir.
Mesela bir arkadaşınızın evine gittiniz, kapıyı çaldınız. Arkadaşınız bir mesele için evinden ayrılmış. Kapıya gelen adamın öyle bir terbiye ve nezaketi olmalı ki evde bulunan genç kadın size "buyurunuz !" diyebilmeli...



Ayrıca aklıma gelen, bir vakitler Refet Paşa (Bele)'nin emrine verdiğim Erkan-ı harp miralayı Nazım Bey kumandasında zeybeklerden müteşekkil 1500 kişilik kuvveti de Anzavur, Bolu ve Düzce istasyonlarını bastırmaya gönderdim. Bu kafilede "Dokuzun Mehmet Efe", "Poslu Mestan Efe", "Zurnacı Ali Efe", "Ispartalı Mahmut Efe" gibi şöhretlerde vardı. Bu kuvvetler isyanları bastırdılar ve 11 haziran 1336 tarihli Büyük Millet Meclisinin takdirlerine mazhar oldular.
Aydın cephesine gelecek olursak... 28.000 vatan evladını sinesinde barındıran bu kahramanlık hattı hiçbir yerden yardım görmeden kendi imkanları ile muntazam bir düşman ordusunu 2 sene durdurmaya muvaffak oldu. Büyük Atatürk Nutkunda bu cephenin önemini çok iyi tebaruz ettirmiştir.
Efe pencereden dışarıdaki köpüklü denize baktı...
- Aynı hatıralarda padişahı besmele ile ağza alanlardan olduğum söyleniyor. Yalandır...
İlerleyen vakitlerde muntazam ordular kurulunca para, silah, cephane olarak uhdemde millet malı ne varsa hükümete verdim. Bozdoğan'a çekildim. Burada Atatürk'ün emri ile maiyetime 50 kişilik bir kuvvet bana tahsis oldu. Bunların maişetlerini Yenipazar askerlik şubesi veriyordu. Bu bir avuç kuvvetle düşmanın kaçış yollarını tuttum. Nazilli'nin yağma ve tahrip edilmesini ve halkın öldürülmesine mümkün mertebe mani oldum. Eylediğim bunlardır.
Dün olduğu gibi bugünde hiçbir iddiam yoktur. Eski günleri bir masal gibi torunlarıma anlatmaktan büyük zevk duymaktayım...
Altta Demirci Efe, Türkiye büyük millet meclisi tarafından kendisine milis albayı rütbesi verildiğinde Kurtuluş savaşı mücadelesi yıllarında görülmektedir...1959