Velid Ebüzziya


Velid Ebüzziya İstanbul semalarında uçan ilk uçağın önünde 1912
Velid Ebüzziya Temmuz 1882'de Ebüzziya Tevfik'in küçük oğlu olarak dünyaya geldi. Bakırköy Behram ağa ilk mektebinden sonra Mekteb i Sultani (Galatasaray lisesi)'ye girdi. Aynı okulda öğrenci olan abisi Talha Ebüzziya ile babasının Konya'ya sürgüne gönderilmeleri üzerine okulundan uzaklaştırılarak ev hapsine tutuldu. 5 yıllık bu hapis cezasında evlerinin yanında bulunan Fransız Frerler mektebine gizli bir şekilde devam ederek Fransızca'sını ilerletti. Ayrıca Arapça, Farsça ve Almanca öğrendi. Ceza sona erdikten sonra Saint Benoit lisesini bitirdi ve Mekteb i Hukuk'a girdi. Bu arada Düyun ı Umumiye idaresinde mütercim olarak çalışmaktaydı. Doktora için gitmiş olduğu Paris'te, Le Temps ve Le Figaro gazetelerinde çalıştı. Siyasal bilimler akademisini bitirip 1912'de İstanbul'a döndü. Babasının vefatından sonra Tasvir i Efkar'ın yazı işleri görevini üzerine aldı.
1918'de mütareke sonrası ilk direniş örgütü mim mim (Müdafaa i Milliye) grubunun kurucuları arasında yer aldı. İşgal döneminde Şehzadebaşı'nda şehit edilen askerlerin fotoğraflarını çekip çoğalttığı için 1920'de Malta'ya sürgün cezasına çarptırıldı. Sürgün dönüşü baba yadigarı Tevhid i Efkar'ı yeniden çıkarttı 2 Haziran 1921. Mim Mim grubu vatan hizmetinde Anadolu'ya cephane sevkinde önemli rol oynadı. Sonrasında istiklal madalyası ile ödüllendirildi.
Velid bey cumhuriyet sonrası tenkitleri sebebiyle istiklal mahkemesinde yargılandı ve beraat etti.
Şeyh Sait isyanı sonucu çıkarılan Takrir i Sükun kanunu (1925) ile gazetesi kapatılıp diğer basın mensupları ile Diyarbakır istiklal mahkemesinde tekrar yargılandı ve tekrar beraat etti. Bir dönem siyasetten uzak durmayı tercih ederek matbaa i Ebüzziya'ı idare etti. İzmir suikasti (1926) üzerine yine istiklal mahkemesine verildi ve yine beraat etti. 1934'de zaman adlı bir gazete çıkararak gazeteciliğe dönüş yaptı. Sonrasında yeğeni Ziyad Ebüzziya ile Tasvir i Efkar'ı tekrar yayınlamaya başladı 2 Mayıs 1940. Gazetesinin tekrar tekrar cımbızla çekilerek bulunan çeşitli sebeplerle kapatılması üzerine 1943'de gazeteciliği bıraktı. 1944 senesinin sonlarında yakalanmış olduğu zatürre illeti sebebiyle vefat etti. Vefatı sonrası Bakırköy aile kabristanına gömüldü.
Olayları, duygularını fotoğraflarla verme uygulamasını başlatması Türk basınına kazandırmış olduğu yeniliktir. Yazmış olduğu yazılarda Ömer Vasfi, Osman Vehbi, A. Veysi, Selim Sabit mahlaslarını kullanmıştır.