Aile Postası : "Büyükler Affetmesini Bilmelidirler"


AİLE POSTASI
- BÜYÜKLER AFFETMESİNİ BİLMELİDİRLER-

Bir okuyucumuz yazıyor : "Ben yüksek tahsilimi İstanbul'da yapmış halen Anadolu'nun bir mahrumiyet kasabasında mecburi hizmetini ifa eden bir memurum. Size hikayemi kabil olduğu kadar kısaca anlatayım :
Liseyi bitirdim. Üniversite tahsilimi dayım üzerine alarak beni 6 sene okutmak külfetine katlandı. Dayımın bu iyiliğine ebediyen minnettarım ve asla unutmam. Ancak fakülteyi bitirmeden önce akraba ve aile muhitimizden olmayan karakter ve huylarını zamanla takdir edip beğendiğim bir kızla nişanlanmak istedim. Dayımı babamın ölümünden sonra ikinci babam bildiğimden ondan izin istihsaline ve rızasını almaya çalıştım.
Heyhat ! Muvafakat etmedi. Nice yalvarışlarım, nice mektuplarım dayımı bu fikri sabitten vazgeçiremedi. Bir kere tutturmuşlardı : "Senin nişan zamanın değil. O kızı istemiyoruz."
Aylarca ümit içinde onların gönüllerini etmek için uğraşmam netice vermedi. Takdir edip sevdiğim kızla okulu bitirince evlendim. Bugün ise bir yaşında bir kız evlada sahip yuvamda ve işimde gayet mesut bir babayım. Ancak yuvamdaki bu saadetim tam değil. Dayım ve ailesi bana ve bize dargınlar. Evlendikten sonrada bütün barışma çabalarım boşa gitti. Bizleri baş başa görür de affeder diye gönderdiğim düğün fotoğrafımın maalesef yırtılıp çöp kutusuna atıldığını işittim. İçim yandı, kalbimiz parçalandı. Genede onu ve dayı tarafını unutamıyorum. Bizi affetsinler istiyorum. Dayımı bu ölümlü dünyada, sevip evlenmeyi ve mesut olmayı evlatlarına çok gören bir insan olarak havsalam almıyor. Bu yüzden tam üç senedir tam huzur içinde olmadığımı anlıyorum.
Acaba ne yapsam ? Bana ettikleri iyiliği kısmen ödemek nasıl mümkün olur ? Nasıl barışırız da ben bende eşime "işte bunlar benim tarafım." diyebilirim ? Zira annemi babamdan daha önce kaybettim. Bu dargınlık bu ayrılık içimde onulmaz bir yara olmuştur. Unuttuğumu zannettiğim günlerde bile onların bu dargınlığını düşünüyor ve meyus oluyorum. Cemiyet ve insanlık psikolojisine vukufunuza güvenerek sizden istirham ediyorum. Bana bir yol gösteriniz. Dayım mı, ben mi hatalı yol üstünde yürüyoruz. Onu hala da mevcudiyetine inandığım müşfik hislerine nasıl hitap edebilirim ?"
Bir okuyucumuzdan gelen yukarıdaki mektubu aradan hayli zaman geçip her şey bittikten sonra bile affetmesini bilmeyen büyüklere çok rastlandığı için aynen neşrediyoruz. Okuyucumuz ne kadar iyi kalpli ne derece kadirbilir bir insandır. Kendisine yardım eden dayısına karşı minnettarlığını unutmuyor. Fakat onun kendisini affetmemiş olmasından da mustariptir. Bu iyi dayının bu iyi yeğeni affetmesi lazım değil midir ? Bu genç adam evlenmiş ve mesut olmuştur. Bir dayının istediği de bundan başka nedir ki ? Biz okuyucumuz bu yazıyı dayısına gönderirse dayısının kendisini affedeceğini umuyor ve bunu kendisinden rica ediyoruz. Bu fani dünyada hakikaten dargınlıklar uzun sürmemelidir, değil mi ?...1962 Hayat Dergisi.