DELİLİĞE GÖTÜREN 15 YOL...


DELİLİĞE GÖTÜREN 15 YOL...
Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi başhekimi Dr. Faruk Bayülkem'e göre büyük şehirlerde yaşayanların % 50'si sinirleri bozuk kişilerdir. % 20'isi de bir ruh doktoruna başvuracak kadar rahatsızdır.
Deli sözünü sözlükten sildi : Dr. Bayülkem "Akıl hastasına deli gözüyle bakılması yanlıştır. Nasıl veba hastasına zırveba demiyorsak, delinin de zırdeli olanı yoktur." diyor. Psikolog Şerife Erdem'e göre de deli yok, akıl hastası vardır...

KUYRUKLAR... KUYRUKLAR...
Sabahleyin erkenden işinize gitmek için sıcacık yatağınızdan kalkıyor ve sokağa fırlıyorsunuz. Ama o ne ? Köşe başına kadar uzayıp giden bir dolmuş kuyruğu. Bu halde gel de sinirlenme...  

AH ŞU TELEFON...
İnsanı çıldırma raddesine getiren araçların başında telefon geliyor. Çıldırtan bir meslekte santral memureliği. Siz siz olunda bir santral memuresi gibi günde 450 defa "Alo..." dedikten sonra aklınızı kaçırmayın...


EN KESTİRME YOL, TRAFİK : Büyük şehirlerde yaşayanların dertlerinden biri trafiktir. Vasıta bulamama, yolda trafiğin tıkanıp kalması sebebiyle işe ve randevuya vaktinde yetişememe korkusu, çekilen heyecan sinirleri elbette perişan etmektedir...
AMAN CEREYAN KESİLDİ : İstanbul'da olduğu gibi sık sık elektriklerin kesilmesi de bir tehlike...
AH ŞU GÜRÜLTÜ : Doktorlara göre insanları çılgınlığa götüren yollardan biri de şehrin gürültüsü ve alarm sesleridir...


MEDENİYET KURBANLARI
Bu görülenler medeni hayatın hızlı yaşama temposu içinde akıl hastalığı girdabına kapılmış bahtsız kişilerdir. Ama yinede bir bakıma talihli sayılırlar. Çünkü günümüzde akıl hastaları eskiden uygulanan hapishane yaşamından kurtulmuşlardır. Toplum içindeki durumlarını hastanede de devam ettirir, meslek öğrenir ve boş vakitlerini değerlendirebilirler. İşte Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin bahçesinde hemşirelerle gezinti yapan kadın hastalar (1973)...


HASTAYI TOPLUMA KAZANDIRMANIN YOLU : Akıl hastanesinde rehabilitasyon metodu ile hastaların boş vakitleri çeşitli meslek eğitimleri ile değerlendiriliyor. Üstte solda nakış atölyesinde çanta yapan kadınlar.
DİKİŞ ATÖLYESİNDE ÇAY SAATİ : Hastanenin en kalabalık bölümü burası. Diğer bölümlerde olduğu gibi buradaki kadınlar daha önce bu işleri bilmiyorlarmış. Burada hastanenin ihtiyacı olan çarşaf, yastık kılıfı, pijama dikiliyor. Hastalara da her gün ikindi vaktinde çay servisi yapılıyor.
Altta solda görülen hastalar çiçek atölyesi hastaları. Bu hastalar ne yazık ki şifa bulamayacak ümitsiz hastalar grubuna dahil.


AKIL HASTASI RESSAM (SOLDA)
Resim atölyesi hastanenin belkide en sakin köşesi. Buradaki hastaların hepside resim yapmayı hastanede öğrenmişler.
AŞIK VEYSEL HAYRANI (SAĞDA)
Hastanede hastanenin sembolü olan hastalar var. Resim atölyesinde çalışan bu hastada hastanenin maskotu olmuş. Aşık Veysel hayranı bu ressam genellikle ozanın resimlerini yapıyor. Hekimler resim sanatının ruh sağlığını düzeltici unsurlardan birisi olduğunu belirtmekte... (Röportaj : Sevil Büyükyazıcıoğlu - Fotoğraflar : Yalçın Kılan)