Zeki Müren diyor ki Geçenlerde Zeki Müren Ankara'da tiyatro seyrediyordu Meydan sahnesinde "Ay mavidir"e, Yeni tiyatroda "ağaçlar ayakta ölür"e gitmişti. Düşüncelerini şöyle açıklıyor : "Ankara'nın en cici sahnesinde ay mavidir'i seyrettim. Oyunun adını da sevmiştim ayın kırmızı ile sarı arasındaki çeşitli renklerini görmüştüm. Bu adın sembolik olduğunu biliyordum. Oyunu beğendim oyuncuları alkışladım. Bu küçük şirin tiyatroyu da çok sevmiştim. Seyirciler bir dairenin çemberine sıralanmış gibiydiler bir de bana "ağaçlar ayakta ölür"ü övdüler ve git seyret dediler. Bir Macide Tanır var dediler. Bir gün sonra ise ağaçlar ayakta ölür'e gittim. Duygulu, şiirli güzel bir oyundu. İnsan hayatı boyunca özlediği şeyleri bu iki saatlik oyunda bulabiliyordu. Macide tanır küçüklüğümüzün büyük annesi idi. Ama ben sinemi bu oyundaki gibi duygulu görememiştim. Önceki oyuncular da çok başarılıydılar. Oyun bir kelime ile şahaneydi. Bir tek satırlık özlemle avunan, yaşama sevgisi aşılayan, seven, sevilen ve sonra ağaç gibi ayakta ölüveren insanların hikayesi çok güzel çizilmişti. " Ayşecik diyor ki Zeynep Değirmencioğlu Ankara'da bir hafta kalmış. Devlet tiyatrosunda oynanan dört oyunu görmüştü. Bunlar "İnsansızlar", "Ağaçlar ayakta ölür", "Ocak" ve "Don Juan"dı. Oyunları oyuncakları şöyle anlatıyor. "Gördüğüm oyunlar içinde en güzeli "Ocak"tı. Oyuna bayıldım. Ne yalan söyleyeyim. "Ağaçlar ayakta ölür"den daha güzeldi. Ocak'ta bir deli kadın vardı. Yaşlı bir hanım oynuyordu. Nurşen Özkul ile Beyhan Hürol'u da beğendim. Sonra Don Juan'a gittim ve hiç beğenmedim. Oyundan bir şey anlamadım. İnsansızlar oyunu bir tuhafıma gitti. Sormayın... Ben filmlerde alışmışım yüzlerce figüran oynar. Bu oyunda iki kişi vardı. Perde kapanıncaya kadar bekledim. Üçüncü bir adam sahneye girmedi. Biraz masala benziyordu. Birçok sözler uykumu getirdi. Beğendiğim oyunculardan çoğunun adlarını öğrenemedim. Mesela Ocak'taki deli kadını, "Ağaçlar ayakta ölür"deki büyük anneyi... Opera görmeyi çok istedim ama olmadı. Don Juan'daki artistlerin elbiselerini de çok beğendim. Ocak'taki şu söze ayrıca çok güldüm "Biz ikimiz, çocuklarımıza bakmak için arabaya koşulan iki beygir gibi çalışıyoruz.""...1962 |