Sultanahmet Kadırga Küçükayasofya mahallesi Şehit Mehmet paşa yokuşunda Sokollu külliyesi yanında bulunmaktadır. Buhara tekkesi Nakşibendiliğe bağlı bir tekkedir. Buhara tekkesi Özbek kökenli şeyhlerinin Osmanlı imparatorluğu ile Orta Asya hanlıkları arasındaki ilişkilerde oynadıkları önemli siyasi, diplomatik ve kültürel rollerinden dolayı İstanbul'daki Özbek tekkeleri içinde en önemlisidir. Yapı 1692'de inşa ettirilmiş İkinci Abdülhamid'in buyruğu ile 1887'de yenilenmiş mescit, tevhidhane bölümü de Buhara Emiri'nin ileri gelen Koşbeyi Astankul bey tarafından 1900'de inşa ettirilmiştir. Söz konusu yenileme ve inşa faaliyetleri yapının üzerinde bulunan kitabeler tarafından belgelenmektedir. Padişahlar 18. yüzyıl sonlarından itibaren bu tekkenin şeyhlerini Çağatay Türkçesini bilmeleri ayrıca Orta Asyayı ve bu yörenin adetlerini iyi tanımaları nedeniyle Osmanlı imparatorluğu ile söz konusu hanlıklar arasında olağanüstü elçi olarak görevlendirmeyi adet edinmişlerdir. Örnek olarak 18.yüzyılda Şeyh Yahya'nın, 19. yüzyıl ortalarında da Mehmed efendinin resim misyonları zikredilebilir. Buhara emirliğinden İstanbul'a yolu düşen birçok önemli kişinin tıpkı bir sefarethanede olduğu gibi burada konakladıklarına bakılırsa tekkenin Orta Asya açısından da aynı şekilde kabul gördüğü söylenebilir. Bu husus 1924'de burada konaklayan Buharalı bir diplomat için hala geçerlidir. Siyasi rolünün yanı sıra Buhara tekkesinin Orta Asya kavimlerinin kültür geleneklerinin korunduğu ve yaşatıldığı bir kuruluş olarak da önemi belirtilmelidir. Nitekim Alman Şarkiyatçısı Martin Hartmann, Çağatay dili ve kültürü üzerine yayımladığı eserlerinde yer alan bilgilerin büyük bir kısmını Buhara tekkesinden derlemiştir. Aynı şekilde bu tekkenin en ünlü şeyhi olan Süleyman efendi 19.yüzyılın sonlarında bir Çağatay-Osmanlıca sözlük ile Ahmed Yesevi'nin şiirlerinin çevirisini yayımlamıştır. Ayrıcalıklı kişiliğinden dolayı Şeyh Süleyman efendinin üzerinde biraz daha durmak gerekir. Buhara'da 1821'de doğan Süleyman efendi bu tekkenin başına geçtikten sonra kendisini çok takdir eden İkinci Abdülhamid'in siyasi emellerine bu arada Panislamist politikasına hizmet etmiştir. Padişah tarafından çeşitli görevlerle orta Asya'ya, Afganistan'a ve Hindistan'a yollanmış hatta 1877'de Macaristan'da Pesh'te toplanan Turan kongresinde İkinci Abdülhamid'i temsil etmiştir. Aynı zamanda Meclis i Muhacirin i Çerakise'nin ve Meclis i Meşayih'in de üyesi olduğu bilinmektedir. Cumhuriyet döneminin başlarında 1925'de tarikatların lağvedilmesinden sonra Buhara tekkesi Türkistan gençler birliği, Türkistanlılar kültür ve sosyal yardım derneği ve Türkistanlılar talebe yurdu gibi birtakım kuruluşları bünyesinde barındırmış harem dairesinde son şeyh Abdurrahman efendi ailesiyle ikamete devam etmiştir. Daha sonra harem bölümü yanmış mescit ve tevhidhane bakımsız kalarak harap olmaya başlamıştır. Sonunda bu bölümün de bir yangın geçirerek dört duvardan ibaret kaldığı anlaşılmaktadır...1990 |