Dünyanın Yedi Harikası : Gize Ehramları


GİZE EHRAMLARI

"Hayat" okuyucularına dünya harikalarını tanıtmaya devam ediyor. Bugün bu serinin dördüncüsü olarak Gize ehramlarını veriyoruz. Yedi harikadan yegane ayakta kalan ve bunların en eskisi olan Gize ehramları binlerce sene sonra hala herkesin merakını çekmektedir.

Kahire'de bir tramvay hattı vardır ki yolcularını kısa bir zamanda 4.500 sene geriye götürür. Çünkü 14 numaralı tramvayın son durağı Gize ehramlarıdır. Bu ehramlar dünyanın yedi harikası arasında hem en eskisi, hem de zamanımıza kadar varlığını koruyan tek şaheserdir. Bunlar Nil nehrinin sol sahili boyunca milattan önce 2.900 ile 2.000 seneleri arasında inşa ettirilmiştir.
Şimdiye kadar dokuz ehram grubu tespit edilmiştir. Ehramlar Nil vadisi boyunca 160 km'lik bir sahaya yayılmıştır. En Mısır başkenti yakınındaki Gize ehramlarıdır. Ehramların en güzellerinden olan Keops'da bu gruba dahildir. Firavunların mezarlarından başka şey olmayan bu ehramlardan mesela yalnız Keops'un taş bloklarını yan yana koymak mümkün olsa 28.000 km uzunluğunda bir dizi meydana gelirdi.
Acaba kral Keops, Nil'in öbür sahilinden getirttiği kalker taşları ile bu koca ehramları niçin yaptırmıştı ? Eski Mısırlılar öldükten sonra ruhun tekrar dönerek eski bedene gireceğine, kendi vücutlarını bulamayan ruhların ölümden sonraki hayata kavuşamayacağına inanırlardı.
Ruhların yalnız elbiseye, yiyeceğe değil, süs eşyalarına ve hatta mücevherlere ihtiyacı olduğuna inandıkları için krallar, yani firavunlar kendileri için yaptırdıkları bu mezarlarda büyük servetler saklamış olurlardı.
Dolayısıyla ehram kimsenin içeri giremeyeceği kadar gizli ve karışık koridorlar ve kapılarla muhafaza edilirdi. İçlerinde kendi eksenleri üzerinde dönen büyük kayalar, açılışlarının sırrı bilinmeyen hususi ve bir daha açılmayacak kapılar mevcuttu. Firavun öldüğü zaman cenaze töreni çok defa haftalar, hatta aylarca sürerdi. İlk iş olarak ölü ehramın önündeki bir mabede getirilip burada mumyalama işlemine tabi tutulurdu. Cenaze töreninin en hararetli yerinde ölü için boğalar kurban edilirdi. Şimdiki arkeoloji ilmi ehramlar hakkında pek çok gerçeği çözmek imkanını bulabilmiştir.
Yalnız herkesi şaşırtan ve izahı kabil olmayan bir mesele bu ehramların nasıl binlerce sene bozulmadan kaldığıdır. Uzmanların çoğu şimdiye kadar yapılan izah şeklini yani ehramların rampa şeklinde inşa edilmesi sebebiyle aşınmaya karşı mukavemet ettiği fikrini kabul etmektedirler.
İnşa tarzı ne olursa olsun şurası muhakkaktır ki, genellikle esir işçilere yaptırılan ehramların harcına yüz binlerce insanın kanı bulaşmıştır. Eski Yunan tarihçisi Herodot ehram inşaatında acı çeken yüz binlerce esirin durumunu belirten resmi çizen ilk insandır. Yalnız Keops ehramının yapılması yirmi sene sürmüştür. Yüksekliği 146 metredir. Bu dev ehram binlerce senedir hemen hemen hiç bozulmadan şeklini korumuştur. Yalnız içindeki granit mezar kırılmıştır ve şimdi boştur. Keops'un mumyası da ortada yoktur. Ehramların içlerinde kıymetli eşyaların bulunması asırlardan beri çoğu başarısız olmuş ehram hırsızlarını ortaya çıkarmıştır. Daha firavunlar devrinde bile ehramları soymak isteyen hırsızlar mevcuttu. Bunlardaki hırs, rahiplerin cezası yahut Tanrı korkusundan daha kuvvetli idi. Ama çoğu ya yakalanıp öldürülmüş, yahut ehramların içinde kaybolmuştur. Çünkü ehramın içine ancak çıkış yolunu bilenler girebilirdi. Aldatıcı koridorlar ehramın yabancısı olanları tam bir çıkmaza sokar. Dönüş yolunu bulamayanlar karanlık dehlizlerde ölüp giderdi... Büyük servet isteyen bu dev anıtları ancak firavunlar yaptırabilmiş, diğer devlet ricali daha küçük mezarlar ile yetinmişlerdir... (1962)
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa