Claude Eatherly.


Hiroşima pilotu Claude Eatherly'nin acı kaderi...

"Hiroşima'yı yüz binlerce insanla beraber yok eden Binbaşı Claude Eatherly vicdan azabının çıldırttığı ve suçlu bir insan haline soktuğu bu pilot kendi vicdanını rahat ettirmek için bir sembol peşinde koşan dünyanın melek haline soktuğu bir düzenbazdır !"
Geçenlerde Amerika'da yayınlanan ve William Bradford Hule'nin "The Hiroshima pilot" (Hiroşima pilotu) adlı kitabındaki açıklamada bu şekilde deniyor...
Binbaşı Claude Eatherly davası miletler arası şöhret yapan bir mesele olmuştur. Bütün dünyanın Hiroşima ve Nagazaki üzerindeki atom bombası atma görevlerini gerçekleştirmiş şahıs olarak tanıdığı sonra layık olduğunu sandığı cezayı kendi kendine vermek için birtakım küçük ve ucuz suçlar işlemeye başlayan, askeri otoriteler tarafından "deli" diye ilan edilip tımarhaneye ve hapishaneye atılan bu adamın kaderi filozof Bertnart Russell'a inanmak gerekirse "çağımızın intihar çılgınlığının bir sembolüdür".
Kendisinin Gunther Anders ile olan iletişimi Fransa ve Almanya'da "Hiroşima'yı yok etmek" adı altında yayınlanmıştır. İngiltere'de de John Wain bu konuda BBC'de yayınlanan ve dünyanın belli başlı dergileri tarafından iktibas edilen parlak bir şiir yazmıştı. Japonya'da da Binbaşı Eatherly'nin şüphesiz birinci derecede kahraman olduğu sanılmıştı. Fakat her çağın layık olduğu bir sembolü vardır. Anlaşılıyor ki çağımızda, ancak şişirme ve sahte sembollere layık !
Kitabın yazarı William Bradford Hule bu konuda bir eser yazmaya davet edilmişti. Bay Hule askeri adaletsizliğe hücum eden "The hero of Iwo Jima" ve "The case of private slovik" (Iwo Jima kahramanı ve Er Slovik davası) adlı iki eseriyle ün salmış bir Amerikalı gazetecidir. Bu bakımdan Eatherly'nin macerasını yazmak için önceden biçilmiş bir kaftan olarak görülmüştür.

BİR KEŞİF UÇAĞI
Yalnız önceden kestirilemeyen şey Hiroşima pilotunun macerasının pek acı olacağı idi. Çünkü görülmüştü ki Binbaşı Eatherly bildiğimiz sembollerin yapıldığı gibi tahtadan mamul değildi. Bir kere Hiroşima bombardımanında oynadığı rol çok küçüktü. Sadece bir meteoroloji uçağının pilotuydu. Bomba atıldığı sırada hedeften de 300 km ötede bulunuyordu. Nagazaki'ye gelince : Oraya asla görevli olarak gönderilmemişti.
Vicdan azabı çekmesi bir yana, bu işte önemsiz bir rol aldığı için Eatherly pek öfkelenmişti. Hava kuvvetlerinden istifa etmeyi bırakın, uçucu subay olmak için boş yere çırpınıp durmuştu. Fakat sınavlarda hileye sapınca bu isteği gerçekleşmedi.
Doğduğu şehre döndüğünde kahraman gibi karşılandığı da yalandı. Bilakis dönüşünü kimse fark etmemişti. Çünkü Pasifikte topu topu üç ay kalmış, beş kez sefere çıkmış, hiçbir muharebeye girmemiştir. Harbin dehşetine isyan etmesi şöyle dursun, terhisinden sonra birkaç Güney Amerikalı şüpheli şahıs adına silah kaçaklığı yapmıştır.
1957'ye kadar Eatherly alelade bir adamdı. Daima sarhoş gezerdi. Ufak çapta dolandırıcılık yapıyordu. Özellikle karşılıksız çek vermeyi çok seviyordu. Devamlı ruhi tedavi görüyor, ailesinin ve arkadaşlarının bulduğu işlerde sebat ile çalışmıyordu.
Çevresindekilerden hiçbiri onun Hiroşima hakkında bir fikir beyanını işitmemişti.
Fakat 1957 yılında Teksas'lı bir gazeteci bir postaneyi soymaya teşebbüs suçundan hapishanede yatan kahraman için bir yazı yazdı. Acı kaderine dem vurdu. Newsweek dergisince iktibas edilen yazı pilotun hayatını anlatmakta idi.
Yazıyı okuyanlar pilotun vicdan azabı içinde olduğu çıkarımına vardılar.
Efsaneye göre pilot geceleri kabuslarla bağırarak uyanıyor (Fakat eşi yalnızca uykusunda uyuduğunu söylemiştir...), Distinguished flying cross nişanı ile ödüllendirilmişti (Asla !)... Üniversite rugby takımında kaptanlık yapmıştır (halbuki hiç rugby oynamamıştı).
Son macerası ise, üç ay öncesinde silah ile bakkalı soyma suçundan tutuklanmıştı...1964 Hayat Dergisi.
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa