Münih'te maçtan önce baba olan 60 kiloluk boksörümüz Eraslan Doruk üzgün.
"Oğluma "ZAFER" adını koydum ama bir madalya getiremedim..."
Üstte; Küçük Doruk ve babasının resmi görülmekte.
Sarışın kıvırcık saçlı genç boksör Olimpiyatlardaki ilk maçının havasına daha şimdiden girmiş, soyunma odasında heyecandan yerinde duramıyordu. Bir yandan masörü diğer yanda antrenörü son hazırlıkları tamamladıkları sırada kapı açıldı ve içeriye Münih'teki Türk gazetecileri doluverdi. İçlerinden biri genç boksörün yanağına sarılıp öperken :
- Tebrik ederim Eraslan bir oğlun oldu, dedi.
Doğrusu 60 kiloluk boksörümüz Eraslan Doruk'un o andaki hali görülecek şeydi. Bir an şaşaladı Eraslan ve sonra sevinç çığlığını bastı.
- Yaşasın...! Demek bir oğlum oldu...
Ama, Eraslan'ın sevinci uzun sürmedi. Çünkü müsabaka saati gelip çatmıştı. Birden sinirleri gerildi, yerinde duramaz oldu adeta... O gece gong ile birlikte Venezuelalı rakibi Luis Rodriguez'in üzerine saldıran Eraslan Doruk, daha ilk dakikalarda hasmını serseme çevirdi. Üç raunt boyunca yumruklarını konuşturan boksörümüz sanki doping yapılmış gibi durmak bilmeyen bir enerjiyle maçı götürdü ve açık farkla kazandı. Boks otoriteleri Eraslan'ın böyle bir müsabaka çıkarmasına şaşırmışlardı. Acaba doping mi yapmıştı Türk boksörü ? Oysa Eraslan'a doping yapılmamış ama ondan daha tesirli bir müjde verilmişti : Oğlunun dünyaya gelişi...
Bu galibiyet Eraslan Doruk'un oğluna ilk armağanı olmuştu. Soyunma odasına adım atar atmaz kaleme sarılıp Ankara'daki eşine şu telgrafı çekti :
|
"Baba olarak çıktığım ilk maçı kazandım. Oğlumuzun adı "Zafer" olsun..."
AĞRIM SIZIM KALMADI
Arası açık tahta merdivenlerle çıkılan eski ama temiz bir ev... Evin küçük odasındaki lohusa yatağında Eraslan'ın eşi Hatice Doruk yatıyor. Yanı başında da babasının adını Almanya'dan çektiği telgrafla koyduğu oğlu Zafer var.
Henüz birkaç günlük olan yavru acı acı bağırıyor, anne ise şefkatle üzerine eğiliyor. Hatice Doruk daha önce bir çocuğunu kaybettiği için gözünü Zafer'den ayırmıyor. Şimdi bakışları yine oğlunda, kocasının galibiyet haberini aldığı anı yine aynı heyecanla anlatıyor :
- Eraslan'ın rakibini açık farkla yendiğini öğrenince ne ağrım kaldı ne sızım. Doğrusu ne yalan söyleyeyim, aklım kocamda idi...
Hatice Doruk Almanya'dan yeni gelecek zafer müjdelerini küçük Zafer'de babasının boynuna takacağı madalyayı bekleyedursun. Eraslan Doruk'un şansı üçüncü turda dönüyor, 60 kilo boksörümüz 1972 Münih olimpiyatlarındaki ilk iki turdaki başarısını üçüncü turdaki Kolombiyalı rakibi karşısında devam ettiremeyince ne yazık ki eleniyor...
Şimdi, Eraslan Doruk'un yurduna bir madalya ile dönemediği için çok dertli "Ona Zafer adını koydum ama bir madalya getiremedim..." diyor.
MAHALLEDE ŞENLİK VAR
Üçüncü tura kadar yükselen Eraslan Doruk'un mahallesinde şenlik vardı. Başta ailesi olmak üzere komşuları da çifte zaferi kutlamakta idi. Daha önce bir çocuğunu yitiren Hatice hanım oğlunu kucağından ayırmıyordu...
Erarslan beyin kendi yolladığı iki fotoğrafı üstte görülen 1972 Balkan şampiyonası 60 kg şampiyonu. Alttaki fotoğrafta Erarslan beyin sağında eşofmanlı sporcu 1969 Avrupa Amatör boks şampiyonası şampiyonu Bulgar Ivan Mihailov'dur. Seyfi Tatar ile final maçı oynamıştır. |
|